Bu sûrenin bütünü Medeni ´dir 62 veya 64 ayettir. Onda, açık açık ayetler indirdik. İyice belleyip ibret alasınız diye" Nur, 1. Bunu ref ile okuyanların kıraatini izah için, ekseri âlimler söyle derler: "Nekirenin mübtedâ olması caiz değildir. Buna göre ifadenin takdiri, "Bu, İndirdiğimiz bir sûredir" şeklindedir. Yahut da biz deriz ki: fadesi, sıfat ve mevsuftan müteşekkil bir mübtedadır, haberi mahzuftur ve takdiri "Sana vahyettiklerimiz arasında indirdiğimiz şu sûre de bulunmaktadır" şeklindedir. Ahfeş ise: "Nekirenin mübtedâ olması yadırganacak bir şey değildir. Binâenaleyh buradaki "sure" kelimesi mübtedâ "Onu indirdik" ifadesi ise onun haberidir" demiştir. Bu kelimeyi mansub okuyanlar, fiil manasından Ötürü mansub okumuşlardır. Dolayısıyla bu, "Allah Teâlâ´nın bir tarafta olduğunu gösterir" denilirse, biz deriz ki: Buna birkaç açıdan cevab verilir: a Cebrail a. Peygamber s. İşte bundan ötürü mecazen, "indirme" inzal kelimesi kullanılmıştır. Bu tıpkı, kölenin efendislyle konuşurken, "Efendime ihtiyacımı yükselttim, yani sundum" demesi gibidir. Aynen bunun gibi, efendiden köleye olan şeyler de, "inzal" İndirme ifadesiyle anlatılır. Nitekim Cenâb-ı Hak, ´´Güzel kelimeler ancak O´na yükselir. O kelimeleri de iyi ameller yükseltir1´ Fatır, 10 buyurmuştur. İbn Kesir ve Ebu Amr ise, bunu şeklinde şeddeli okumuşlardır. Şeddesiz okunuşa göre, farz, ölçüp biçmek, kesmek, takdir etmek manalarına gelir. Nitekim Cenâb-ı Hak, ´Tarzettiğinizin, yani takdir ettiğiniz miktarın yarısı onlarındır" Bakara, ve "OKur´an´ı seninüzerine farz kılan, yani takdir eden Allah Fakat sûrenin "farz edilmesi" mümkün değildir. Çünkü sûre varlık âlemine girmiştir. Var olanı, var iken yeniden var etmek imkansızdır. Dolayısıyla ayetteki bu ifadenin, "Biz, o sûrede beyân edilen hükümleri farz kıldık" manasında olması gerekir. İşte bundan ölürü, "sûre" kelimesinden sonra, "Onu farz kıldık" ifadesini getirmiştir. Bu Fahişeyle Seks Caiz Midir şeddeli okunuşuna gelince, şedde mübalağayı ve teksiri, yani çokluğu ve fazlalığı ifade eder. Mübalağaya gelince bu, sûrede elen alınanların bir takım haddler cezalar ve hükümler olması açısındandır. Binâenaleyh bütün bunların kabul edilebilmesi için, bunların farz olduğunu iyice ve kuvvetlice ifade etmek gerekir. Teksir çok oluş da şu iki sebebten ötürüdür: a Allah Tealâ bu Fahişeyle Seks Caiz Midir, çeşitli hükümleri bildirmiştir. Hak Teâlâ´nın "Onda açık açık ayetler indirdik" ifadesine gelince, bu hususta şu izahlar yapılabilir: a Allah Teâlâ, sûrenin başında, çeşitli hüküm ve haddlerden, sonunda ise tevhid delillerinden bahsetmiştir. Dolayısıyla O´nun "Onu farz kıldık´ ifadesi sûrenin başında bildirdiği o hükümlere; "Onda açık açık ayetler indirdik" ifadesi de, sûrenin sonunda beyân ettiği tevhid delillerine işarettir. Çünkü hükümler ve şer´i esaslar, henüz muhataplarca bilinmiyordu ki hatırlanması da söz konusu olsun. Fakat tevhidin delilleri, zahir oldukları için, sanki onlara malum gibi idi. İşte bundan Ötürü onlar, bu delilleri hatırlamak, bunlar üzerinde tefekkür edip ibret almakla emrolunmuşlardı. Bu tıpkı, "Rabbim, bana bir ayet ver Zekeriyyâ a. Allah Teâiâ´mn bu konuları beyânı tafsilatlı olacağı için, ayetlerini "açık açık ayetler" diye tavsif etmiştir. Kâdi şöyle der: "Bu kelime için manasınadır. Bu da, Hak Teâlâ´nın, herkesin tezekkür etmesini iyice belleyip ibret almasını istediğine delâlet eder. Bu kuvvet kazandırma olmamış olsaydı, o zaman bir işin, bir müreccih olmadan meydana gelmesi gerekirdi. Bu da caiz olsaydı, o zaman imkân ve hudûs delilleriyle, müreccihin varlığına istidlal etmek mümkün olmazdı. Dolayısıyla bir yaratıcının olmadığı neticesine varılırdı. Durum böyle olunca da Umulur ki, belki kelimesini, Bakara Sûresi´nde zikredilen manalara hamletmek gerekir.
İkincisine de şu şekilde cevap veririz: Zımminin, müşrik olduğunu kabul etmiyoruz. Tam aksine, dirilik, ilim ve kudret tek bir cüzde bulunur, sonra da bu tek cüz, dirilik, alimlik ve kadirlik hükmünün vasfının parçaların tümüne geçmesini sağlamıştır. Zina eden erkeği zina eden bir kadın veya putperest bir kadından başkası nikâhlamaz. Bu sebeble de onun cezasının daha şiddetli ve ağır olması gerekir. Bir başka husus da, kölenin sağladığı menfaatlerin efendisine ait olmasıdır. Halbuki bu ayetten maksadın ise, bu zina fiilinin, hadd ceza uygulanabilmesi için imama halifeye iletilmesinin gerekli olduğu, bunun muhatabının imamlar olduğu ve imamların, bu işi yapanlara cezayı uygulayabilmeleri için, diğer inşaların da bu gibi hadiseleri imamlara iletmekle mükellef oldukları malumdur.
İlişkili Maddeler
Zina yapan erkek. Karısı veya bir fahişeyle cinsel ilişkide bulunması durumunda günaha kadınların şahitliğinin caiz olmadığına ittifak ettiklerini ifade etmektedir. veya bir fahişeyle cinsel ilişkide bulunması arasında maddi bakımdan pek fark yoktur. Zira her ikisi de günahtan hali değildir. Nihayet Papa Grégorie, iki. Abdullah Parlıyan Meali. Bu bağlamda, İslam' ın feminizmle ilişki içinde olup olmadığı. Bu çalışmada feminizmin teorik çerçevesi açıklanarak, Türkiye özelinde etkileri incelenmiştir. (Bu ahlâksız ilişkiler, cahiliye âdetidir.) Bu (tür evlilikler), mü'minlere haram ve yasak edilmiştir.İkincisine şu şekilde cevap verebiliriz: Eğer onun ileri sürmüş olduğu şey, doğru olmuş olsaydı, o zaman ifadesi umumî oian ayeti tahsis eden herşeyin, meşhur olma açısından bu ayetin mertebesine çıkması gerekirdi. Mehmet Çoban Meali. Dolayısıyla haber-i vahid gelip, sürgünün gerekli olduğuna delâlet edince, celdenin farziyetine delalet eden lafzın mana ve medlullerinden hiçbirini izale etmemiş, sadece beraat-i asliyyeyi izale etmiştir. Müfessirler bu âyet-i kerimenin manasında ihtilâf etmişlerdir. Buna göre ifadenin takdiri, "Bu, İndirdiğimiz bir sûredir" şeklindedir. Bu, müminlere haram kılınmıştır" şeklinde olur. Bazı kimseler de şöyle demişlerdir: "Cenâb-ı Hakk´ın ifadesi her ne kadar lafzı bakımından umûm ifade etmese bile, ancak ne var ki bu ifade, bu umumiliği karineler bakımından ifade etmiştir. Çünkü, ilâve bir cezanın bulunmadığı, mütevatir şer´î bir delil ile sabit olmuştur. Bil ki, şerfhükümlerin gayesi, kişilerin menfaatlerine olan şeyleri görüp gözetmektir. Müşrikle evlenen kâfir olmuyor mu? Evlenmemiş kimseler ise bunu, bila istisna herkesten korur. Bu,Ebû Hanîfe r. Çünkü bu kimse, emrolunduğu bir şeyi yerine getirmektedir. Çünkü Cenâb-ı Hakk´ın, ifadesinin manası, "Zina eden erkek, sadece zina eden kadınlara arzu duyar" şeklindedir. Ekseri âlimler ise, İivatanın haram olmakla birlikte , "zina" ismine dâhil olmadığını söylemiş ve buna şu delilleri getirmişlerdir: 1 Yaygın örfe göre, birisine livata, diğerine zina denir. O kadın, ancak vat1 münasebet ile dul olur. Çünkü sürgün etmenin gayesi, onu huzursuz etmek ve korkutmak olup,bu da kişinin yaratılışıyla alâkalı olan bir husustur. Çünkü efendinin köle ile olan ilgi ve münasebeti, sultanın ilgi ve münasebetinden daha kuvvetlidir. Dolayısıyla bu ceza, ancak büyük bir suça karşılık söz konusu olur. Peygamber kadın hakkındaki emrini verdi, kadın da böylece recmedildi. Ayetteki "Eğer Allah´a ve ahiret gününe inanıyorsanız" ifadesi, Allah ve O´nun dini için kişileri coşturma tehyîc ve onların öfkelerini galayana getirme kabilinden bir ifadedir. Bu tıpkı senin, "Kim zina ederse, ona değnek vurun" demen gibidir. Hristiyanlığa göre cinsellik Tanrının bir armağanıdır. Çünkü hadd-i kazf iftira cezası , kul hakkıdır. Durum böyle olunca, ona zina haddi gerekir. Onları erkek ve dişi olarak yarattı. Kadınlarınızı da, iman edinceye kadar müşrik erkeklerle evlendirmeyin! Ebu Hanîfe r. Peygamber {s. Buna, "Kadınlarınızdan fuhşu irtikâb edenlere karşı içinizden dört şahid getirin" Nisa, 13 ayeti delâlet eder.